Modern psikiyatride "Piknik" tabir ettiğimiz bir beden yapısı mevcut.Kretschmer isimli psikiyatrist abi Piknik tipi şöyle tabir etmiş: "Tıknaz gövde, geniş yüz, kalın boyun, geniş viseral boşluklar,ince kol ve bacaklar ve cilt altı yağ tabakası birikimine yatkınlık" .Üstelik piknik tiplerin, siklotimik mizaç ve duygusal (affektif) psikozlar arasında ilişki bulmuştu.
Psikiyatrist değilim ama liseden kalma psikoloji dersi bilgimle(nasıl bir konu işlemişsek hala unutmamışım) "piknik"beden tipi diye birşey olduğunu hatırlarım.Genelde bu abilerimiz neşe adamıdır ,zevk adamıdır.Rakıyı bile farklı içerler sanki.Muhabbet esnasında öyle cümleler çıkar ki en has yazardan tiyatrocudan çıkmaz o cümleler. Ocakbaşı,rakı-balık,vb muhabbet ortamlarının en has adamlarıdır piknik tipi abilerimiz....Adı üstünde zaten piknik tipi abilerden depresif bir yapı beklememek lazım....
Ara ara eksikliğini hissetmiyor değilim Sinan Engin'in. %100 piknik tipi olan bu abimiz arada toplumun üzerindeki ölü toprağını atardı,güldürürken düşündürürdü(!) bizleri...Neşeliydi,benim diyenin çıkartamayacağı cümleleri vardı.O kadar güzel bir abimizdi ki yaptığı gafla yılların Bekosunu sildi Beşiktaş'tan.....Bu bölümde unutulmaz Sinan Engin repliklerinin bazılarını hatırlayalım ve hep birlikte piknik beden bu güzel abimizi özleyelim.
Beko'yu silen piknik sohbeti;
"Biz BMW'yiz, onlar ise Şahin"
Siyah-Beyazlı ekibin menaceri Sinan Engin, Galatasaray’ın Bratu, Petre, Fenerbahçe’nin ise Petkov ve Servet’i transfer etmesini ilginç bir açıklamayla değerlendirdi. Oldukça iddialı konuşan Engin, "Aldıkları futbolcular kaliteli. Ancak bizim yanımıza bile yaklaşamazlar. Beşiktaş BMW ise, onlar da Şahin. Biz her iki rakibimizden de 10 gömlek üstünüz" ifadesini kullandı.
Şahin'in ve Beko'nun Koç grubu içinde süt kardeş olduğuna uyanamaması benim en pikniğim...
Beşiktaş tribünlerinin benimsediği "ayı sinan","bidon","biftek" lakapları
Lucescu'nun "bütün gün odasında oturup fashion tv seyrediyordu" suçlamasına, "onu da yaparım, at yarışı da izlerim. multikültür bir insanım ben" unutulmaz piknik laflarındandır.
Ankaragücü'nde oynarken kendisine antrenman sahasinda "lan tombik! adam gibi oynasana lan!" diye seslenen ankaragucu taraftarini tokat icinde birakması piknikçiliğiyle çelişti bir an,düşündük...
Kura çekiminin ardından; "şimdi bana sorsanız marsilya'yı mı istersiniz inter'i mi diye inter'i isterim ben de. daha dişimize göre, açık futbol oynayan bir takım" cevabı da neşeliydi...
Benim en iyi ikincim ise Liverpool maçından sonra verdiği yorumdu; "elin adamı acımıyor böyle yakaladımı 8 tane atıyor ,vakit kalsa daha da atarlardı" pikniğiydi....
ps:Piknik diye bir bisküvi vardı...Minimal bisküvi tarzının ilk örneklerindendi yurdumun...Çok sevmezdim ama saygı duyardım...Yıllara yenik düşmeyen, mağrur bir duruşu vardı raflarda...Nevizade'de gördüğümüz bıyıklı,her aksam bi teki olan,sessiz , jilet gibi takım elbise ile dolaşan, kafası hep dolu adam gibiydin sen "piknik" Hey gidi...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder